Tabiki hiçbiri. Coğrafya birleşimden ibarettir. Sen, ben ,o, yerdeki toprak, gökteki bulut, aile, dedeler, neneler , havadaki oksijenden derimizin rengine kadar, hepimiz coğrafyanın içeriğindeyiz.
Gelelim şimdi meşhur sorumuza ''Coğrafyayı Neden Öğreniyoruz?''.
Herkesin başına gelmiştir elbet, küçükken matematikçiler her zaman işlediği matematik konusunun gerçek hayatta ne işe yaradığıyla ilgili değişik şeyler söylemiştir. Şahsen beni hala ikna edememişlerdir ama asıl olan konu buna çabalamalarıdır. Ne yazık ki hiçbir coğrafya öğretmenim bu çabanın yarısını dahi yapmadılar. Coğrafya hayatın direkt içinde olmasına rağmen. Yanlış anlaşılmasın suçlamıyorum kimseyi , belki de işime yaramıştır bu durum, yaşayarak görmüşümdür ne işe yaradığını.
Bazıları coğrafyanın hiçbir işe yaramadığını savunur. Hadi gelin onları kendi silahlarıyla vuralım.
İnsanların çoğu sevdiği bir kişi ile kamp yapmayı veya bi adaya düşmeyi hayal ederler. Hayallerde hiçbir zaman kötülük kurgulanmaz. Mutlaka bi çözüm bulunur o soruna. İnsan sadece ana unsurları hayal eder ancak asıl önemli olan bazen diğer unsurlardır. Çoğu insan hayalinde ateş başında sarılarak şarkı söylemeyi hayal eder ama ne yeyip ne içeceğini, tuvalet ihtiyacının giderilmesindeki zorluğu hayaline katmaz. Demek istediğim bu tür yerlerde hayatta kalabilme mücadelesi vardır . İşte coğrafya bu noktada devreye girer . Bilgi ister. İşte orda anlarız ki coğrafya sadece haritalardan ibaret değilmiş.
Coğrafyayı yaşamak için öğreniyoruz. Göremediklerimizi görmek için öğreniyoruz. Limona bakarız ama onun ne koşullarda yetiştiğini düşünmeyiz. İnsanların ten rengine bakarız ama neden bu şekilde olduğunu hangi olaylardan sonra bu farklılıkların meydana geldiğini düşünmeyiz. Kısacası coğrafyayı bakmak ile görmenin farkını anlamak için öğreniyoruz.
Ayhan ÖRS
Yorumlar
Yorum Gönder